20’lerinizdeyseniz en büyük sıkıntınız beklentileriniz ve realitenin birbirini tutmamasıdır. Mezun olduktan sonra farklı hayalleriniz vardır, kendinizi farklı noktalarda görürsünüz, idealistsinizdir. Başarma arzusu ve hırsı içinde yerinizde duramazsınız. Kız veya erkek fark etmeden, iş hayatının delikanlıları sizsiniz. Bu heyecanınız bir yandan sizi hızla sonuç almaya iterken, diğer yandan beklentilerinizi yükseltir. Her yaptığınız işte heyecan ararsınız, bir işin yapılmasının çevrenizdekilere veya son kullanıcıya nasıl bir yarar sağlayacağını sorgular, yaptığınız işin birilerinin hayatını iyileştirdiğini görmek istersiniz. Soyut başarılar ve maddi kazançlar değil, elle tutulur kazanımlar sizi tatmin eder. Peki, hangi iş sürekli tatmin ve motive olarak çalışmanıza olanak verir? Daha da gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşırsak, böyle bir iş var mıdır?
Bu soruları, iş dünyasıyla ilgili gözlem ve analizlerini aktardığı Financial Times’taki köşesine aktaran Lucy Kellaway, geçtiğimiz günlerde Boston Consulting Group’un CEO’su Rich Lesser’ın yazdığı makalenin kritiğini yaparak cevaplıyor.
Bu makalede Lesser kendi deneyimlerinden yola çıkarak derlediği tavsiyelerini 20’lerinde milenyum adını verdiğimiz jenerasyonla paylaşıyor. 28 yıldır Boston Consulting Group’ta çalışan Lesser, üniversiteden mezun olduktan sonra, birkaç yıl Procter & Gamble’da çalıştıktan sonra Harvard Üniversitesi’nde MBA eğitimini tamamlamış ve Boston Consulting’de en tepe üst yönetime kadar uzanan kurumsal kariyerine zaman kaybetmeden başlamış. Yöneticiliği süresince binlerce gençle görüşmüş ve onlara nerelerde yanlış yaptıklarını ve nasıl kendi gibi başarılı olabilecekleri konusunda tüyolar vermiş.
Kellaway Linkedin’de karşısına çıkan yazının sonuç bölümüne geldiğinde aklında beliren soyut kavram “sıkıcılığı” işaret etmekteymiş: Lesser öz yansıtma, odaklanma, kendine yatırım yapma ve fark yaratmaya sadık kalarak, sizin için doğru olan işyerini bulabilirsiniz diye yazmış. Kellaway bu kısmı okur okumaz bu kelimelerin üzerini ispirtolu kalemle çizmek istemiş ve 20’li yaşlarındaki genç arkadaşlara “bu son derece kötü bir tavsiye hiç uygulamaya kalkmayın” demek için kendi köşesinde Lesser’ın argümanlarını bir bir çürütmeye çalışmış.
20’lerinizdeyseniz bu tavsiyelere kulak asmayın
Demode Yetiler
Lesser’ın gençlere ilk önerisi, size enerji veren ve memnun eden bir şey bulun. Bu makul bir öneri gibi görünmekle beraber, burada üç şey yanlış duruyor. Öncelikle boş bir öneri, kimse kimseye moral bozan, sıkıntı veren bir iş önermez. İkinci olarak, gençlere yardımcı olabilecek bir öneri değil – 20’li yaşlarınızda kendinizi düşünün, hatta aynı durum bugün kaç yaşınızda olursanız olun geçerlidir, bir işin sizi tatmin edip etmediğini ancak o işi yaparak anlarsınız. Üçüncüsü ise, bu söylem beklentilerinizi çok ama çok yükseklerde tutmanızı tavsiye etmekte. Dünyanın en heyecan verici, en tatmin edici, en iyi işleri bile zaman zaman heyecan ya da ilham vermez ve sizi tatmin etmez. Sürekli bu hislerin arayışında olmak hayal dünyasında yaşamak demektir. Çoğu zaman dünyanın en iyi işi bile sıkıcı veya sinir bozucudur. Milenyum neslinin en büyük sıkıntısı beklentileri ve realite arasında devasa bir uçurumun olmasıdır ve de Lesser’ın önerileri bu uçurumu küçültme çabasına girmez, bilakis büyütür.
Bir diğer tavsiyesi, kendisinden bir şeyler öğreneceğiniz birinin yanında çalışın olur. 20’li yaşlarınızda ömrünüz boyunca ihtiyacınız olacak yetiler öğrenirsiniz der. Kellaway bu söze tamamıyla karşı çıkar ve hiçbir yetinin 10 veya 20 yıl ötesinde yarar sağlamayacağını, yeteneklerin ve deneyimlerin zaman aşımına uğradığının altını çizer.
Büyütülmüş “Fark Yaratma” Kavramı
Lesser’ın üzerinde durduğu bir sonraki kriter “fark yaratabilir miyim?” gene problemli bir alandır. Henüz yeni kariyerine başlayan insanlar için bu sorunun üzerinde kafa yormak yanlıştır. Kellaway profesyonellerin neden bu konu üzerine bu kadar kafa yorduklarını bir türlü anlayamadığını söyler. Tabii ki bu farklılığın ne olduğuna göre değişir. Bir doktor veya hemşireyseniz, bir hastayı ölümcül bir trafik kazasından sonra ameliyat ederek iyileştirebilir veya bir diğer hastanın son günlerinde ona ve ailesine verdiğiniz destekle fark yaratabilirsiniz. Bir yönetici olarak verdiğiniz kararlarla şirketin seyrini veya çalışanların verimliliğinde fark yaratabilir, onları başarılarından dolayı ödüllendirerek yaşam kalitelerini yükseltebilirsiniz. Kellaway, Lesser’ın işletme danışmanı profesyoneli olarak nasıl bir fark yarattığı konusunda çekimser kalıyor.
Dengeyi Bulabilecek miyim?
Cevap HAYIR olmalı, çünkü açık ve net bir şekilde konuşmak gerekirse, denge diye bir şey yok. Her çalışanın iki seçeneği var: Sürekli çalışmak veya sürekli çalışmamak. Dünyanın en büyük danışmanlık firmalarından birinin CEO’su olarak 20’lerindeki gençlere elitler için köleler gibi çalışılan bir kurumun başında olduğunu ve bu kurumda işlerin mazeretsiz bir şekilde tıkır tıkır yürümesi gerektiğini ve de her an randevuların, akşam planlarının ve doğum günü kutlamalarının bir anlık gelişmelerle iptal edilme olasılığını açık açık söylemesi gerekir.
Kellaway köşe yazısının sonunda, Lesser gibi kendinin de oldukça güvenli, kreatif olmaktan uzak bir kariyere sahip olduğunu yazar. Kellaway de Lesser gibi, JPMorgan ve Financial Times olmak üzere, iki büyük işveren için çalışmıştır. Kellaway kendi döneminden ve Lesser’in döneminden bu yana iki şeyin değiştiğini vurgular. Birincisi, iş hayatında başarılı olmak isteyenler için kurumsal hayatın zorunluluğudur. Şimdiki gibi start-up girişimler yoktur. Bazıları kurumsal hayat için biçilmiş kaftandır, diğerleri pek de uyum sağlayamaz. Ancak denemeden, uygun olup olmadığınızı bilemezsiniz. İkinci büyük değişiklik çalışma hayatının çok ama çok uzun olmasıdır. Hata payınız, deneme yanılma ile doğru yolu bulmak için zamanınız vardır. Hiçbir şey için acele etmeyin. Bir iki yanlış adrese uğrasanız, çıkmaz yola sapsanız ne olacak? Eninde sonunda doğru yola çıkarsınız.
Girişimciler Ne Tavsiye Ediyor?
Datassist Genel Müdürü Ayşe Nazmiye Uça’dan bir girişimci olarak tavsiye istedik. “Yeni mezunlara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz ya da Kellaway’in yolunu izleyip ne tavsiye etmezsiniz?” diye sorduk.
Burada Lucy Kellaway’e fazlası ile katıldığımı söylemeliyim. Bir kere kariyer tavsiyeleri, bu tavsiyeleri veren kişinin bakış açısı ile yakından bağlantılı. Uzun yıllar büyük şirketlerde çalışarak kariyer merdivenlerini tırmanmış bir kişiye sorduğunuzda size kendi başarı hikâyesini anlatacaktır. Kendi işini yaparak başarı kazanmış biri ise, size girişimci olmanızı önerecektir. Kariyerinde bulunduğu noktadan memnun olmayan bir yakınınız size ne yaparsanız yapın ama benim yaptığımı yapmayın diyecektir.
Milenyum gençlerinden başlayarak dünya biz olgun çalışanların hayal etmekte zorlandığı bir yöne doğru gitmekte. Bu durumda bizlerden tavsiye almanın gençlere yararı olmadığı açık. Tam tersi, ben gençlerin tavsiyelerine önem veriyorum, benim on yılda çözdüğüm bir konunun onlar aylar içinde farkına varmış oluyorlar. Tabii ki doğru genci bulmak kaydıyla. Peki, yıllardır iş hayatında deneyimi olan, belli bir yaşa gelmiş bir profesyonel, yine de gençlere birkaç tavsiye verebilir mi? Neden olmasın? Bu tavsiyeleri kendi mantık çerçevenizden geçirip değerlendirdiğiniz sürece...
Önümüzdeki yıllar içinde belki de işçi işveren ilişkisi diye bir şey kalmayacak. İnsanlar kısa süreli ve daha esnek sözleşmelerle iş yapacaklar, birçok kişi kendi küçük işinin patronu olacak. O yüzden tavsiyelerim doğrudan kurumsal kariyerler değil.
Etik olun
Ne yaparsanız yapın doğruluktan ve dürüstlükten sapmayın, yaptığınız işi yasaları dolanarak yaparsanız, şu ya da bu şekilde uzun vadede size zarar verecek, yasayı çiğnemek ya da ödenmesi gereken bir lisans ücretini ödememek uğruna kaybettiğiniz zaman ve enerji inanın size çok büyük bedellere mal olacaktır.
Unutmayın formül hep aynıdır: zaman = para.
Doğruluktan sapmamak, bir konuda yaratıcı olmak, kendi yolunu yaratmak; söylenenden başka yol ve yöntemler aramamak değildir tabi ki.
Bir konuda mükemmel olun
Uzmanlık alanı olarak seçtiğiniz konuda tereddüte yol vermeyecek kadar uzmanlaşın, bunun için canınızı dişinize takın. Bu konu at terbiyesi de olabilir, uzay bilimi de fark etmez. Bir alanda uzman olun. Bu sizin platformunuzdur, bunun üzerinde yükseleceksiniz. Konuyu derinliğine bilirseniz, bu alandaki gelişmelere göre farklılaşmak ve gelişmek her zaman mümkündür. Bir değil daha çok alanda uzmanlaşmak istiyorum diyorsanız, neden olmasın? Hayat sizin.